top of page

Bir Direniş Biçimi Olarak Unutmamak

  • amedhafiza
  • 1 Eyl 2022
  • 2 dakikada okunur

Bazen bir sokaktan geçerken, bir binaya bakarken, bir topluluğu izlerken acaba bu sokağın, bu binanın, bu insanların yaşanmışlıklarında ne hikayeler vardır diye düşünürüm. Belki bir insan vuruldu bu sokakta, belki birileri yakıldı bu binada, belki en yakınının kemiklerini arıyor bu insan. Kendi belleğinde taşıyor bu gerçekleri, onlarla yaşıyor. Peki başkaları biliyor mu? Hiç duymuş mu bu acıları, yoksa duymuş da unutmuş mu?


ree

Sevimsiz bir deyim: Ateş düştüğü yeri yakar... Peki ya o duman yayılmaz mı? Herkesin muhtaç olduğu güzelim havayı kirletmez mi? Bunu solumak herkesi kötü etkilemez mi, herkese zarar değil mi? Yangını hiç olmamış gibi hafızalardan silip bu kirli havayı normalleştirecek miyiz?...


ree

Vatan, toprak, aidiyet, soy gibi kavramları ve benim için anlamlarını sorgularken, gerçek yurdumu keşfettim: hafızam... Fiziksel yer değiştirmelerle değişmeyen, en mutlu veya en hüzünlü mekanlara da gitsem duygu durumumu en çok belirleyen yine kafamın içi, yaşanmışlıklarım oluyor. O bana ait, ben de ona. Barındırdığı insanlar halkım, barındırdığı yerler vatanım, sığınağım... Bu yüzden hatırlamak bu kadar hayati. Unutmak yurdunu, insanlarını yitirmek anlamına geliyor.


ree

Dünyanın her yerinde amansız acılar yaşanıyor ve değişik şekillerde belleklerde yer ediniyor. Çoğu düzende güç sahipleri sorumluluk almıyor, yargı sorumluları yargılamıyor, cezasızlıkla ödüllendiriyor... Hafızaları kontrol altına almaya çalışan iktidar organları, neyi unutup neyi nasıl hatırlayacağımıza karar veriyor. Olanların üstünü örterek halktan da hafızasını yitirip yola devam etmesini bekliyor. Sadece beklemiyor, gayet sistematik bir unutturma politikasıyla elindeki maddi manevi tüm araçları kullanarak adeta hatırlamayı yasaklıyor. Bu şartlarda haksızlıkları, kayıpları unutmamak, kaybedilenlerin anısını yaşatmak kalanlar için vicdani bir sorumluluk haline geliyor. Yarım kalmış hikayelerin peşinden gitmek, onca unutturma çabasına karşın belleği tazelemek mücadelenin önemli bir parçasını oluşturuyor. Israrla hatırlamak ve hatırlatmak, sonraki hak ihlallerinin de önüne geçmenin ilk adımı aslında, çünkü bir olay hiç olmamış gibi unut(tur)ulduğunda çok benzeri tekrar yaşanabiliyor, bir süre sonra o da unut(tur)uluyor. Bu kapanmamış hesaplarla dolu kısır döngü içinde barış temelinde kurulmuş bir gelecek de hayalden öteye geçemiyor.


ree

Görünmez kılınanları görmek, sesi duyulamayanları duymaya çalışmak, güç sahiplerini hesap vermeye zorlamak elimizdeki en önemli araçlar. Bu yüzden her fırsatta kaybedilenleri anmak, araştırmak, onlarla ilgili kitapları okumak veya filmleri izlemek, anılarını canlı tutmak gerekli. Kurumsallaşmış unutturma ve inkar politikalarının sarmaladığı duvarlar bizi daha çok körleştiriyor, sağırlaştırıyor, hissizleştiriyor. Duyarlılığımızı kaybettiğimizde de duvarlardan bir farkımız kalmıyor. Geçmeyen geçmişe dair okumak, yazmak, konuşmak ve tartışmak bu duvarlarda bir bir delikler açıyor ve yıkılmasını kolaylaştırıyor. Ne yazıkki unutmamak için çaba sarfetmek gerekiyor. Günlük hayat denilen illüzyon her şeyi içinde bulunan an’da anlamlı kılıyor ve geçmişi önemsizleştiriyor, adeta toplumu hafızasızlaştırıyor.


ree

ree

Hafızamızı silmeye çalışanlara inat, geçmişte gibi görünen ama etkileri günümüzü ve geleceğimizi belirleyen tüm olayları, kaybedilen tüm insanları hatırlayacağız, hesaplaşma gerçekleşip olaylar aydınlatılana kadar; unutmadık, unutmayacağız...


ree

ree

 
 
 

Yorumlar


bottom of page